Wednesday, February 12, 2014

Hacivat ile Karagöz skeçleri kısa


İFTARIN BÖYLESİ

(İki arkadaş yolda karşılaşırlar.)

HACİVAT - Aman efendim, canım efendim! Böyle nereden gelip nereye gidiyorsun Karagöz'üm?

KARAGÖZ - Hay hay, dereden gelip dereye gidiyorum. Hacı Cavcav!

HACİVAT - Hah hah hah!... Seninle anlaşıp konuşmak için bin düşünüp bir söylemek lâzım... Söylediklerime hemen de neler bulup benzetiyorsun, neler uydurup yetiştiriyorsun!

KARAGÖZ - Köftehor, benzettiklerimle uydurduklarım hoşuna gitmiyorsa başka arkadaş bul kendine!

HACİVAT - Canım yalnız benim değil, bütün dünyanın hoşuna gidiyor amma bazen de insanın canını sıkıyorsun!

KARAGÖZ - Beni rahat bırak da kendi yoluna git!

HACİVAT - Ne dernek efendim, konuşa konuşa beraberce gidiyoruz işte... Şu mübarek Ramazan gününde bakıyorum çok neşelisin!

KARAGÖZ - Hiç sorma Hacı Cavcav, öyle neşeliyim ki içimden seni güle oynaya bir güzel pataklama geliyor.

HACİVAT - Karagöz'üm bırak şimdi şakadan pataklama laflarını da yüzünde güller açıyor.

KARAGÖZ - Haklısın, yüzümde güller açıyor, kulaklarım karanfil saçıyor, burnumda menekşeler uçuyor.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, maşallah, ne güzel, şair gibi konuşlun.

KARAGÖZ - Hay hay, istersem Mahir gibi, istersem Karagöz gibi konuşurum.

HACİVAT - Her neyse, Ramazanla aranız nasıl bakalım?

KARAGÖZ - Çok iyiydi amma dün bozuştuk Hacı Cavcav!

HACİVAT - Vah vah, ne oldu da orucu bozdun canım?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, ne oruç bozması?

HACİVAT - Efendim "Dün bozmuştuk!.." demedin mi?

KARAGÖZ - Köftehor, bakkal Ramazan'ı sormadın mı? Tam Ramazan başında veresiyeyi kesti de aramız bozuldu.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, ben o Ramazan'ı söylemiyorum. Yani oruçla, iftarla aran nasıl?

KARAGÖZ - Benim aram çok iyi de cüzdanımın arası yok!

HACİVAT - Hah hah hah!.. Aman Karagöz'üm beni güldürme sen olmuyor. Ramazan'dan sonra sana iyi bir iş bulurum, borçlarını da ödeyip rahat edersin...

KARAGÖZ - Allah razı olsun Hacı Cavcav!

HACİVAT - Cümlemizden efendim... İnsanlık öldü mü? Şurada yedi yüz küsur yıllık dostluğumuz var.

KARAGÖZ - Aman birader, dostluk dedin de aklıma geldi. Bizi bu akşam iftara davet etsene!

HACİVAT - Canım ben zaten davet edecektim amma... Sen iftara kendini zorla davet ettiriyorsun!

KARAGÖZ - Pataklarım ha, sana yardım ediyorum.

HACİVAT - Canım efendim, iftara gelmek için aramızda teklif mi var?

KARAGÖZ - Aman ne iyi Hacı Cavcav! (Vurur.)

HACİVAT - Karagöz'üm ne vuruyorsun?

KARAGÖZ - Öyleyse sahura da davet etsene! (Vurur.)

HACİVAT - Efendim vurmaya ne lüzum var, sahura da buyrun!

KARAGÖZ - Hangi iftara, hangi sahura buyuralım Hacı Cavcav?...

HACİVAT - İkisine de istediğiniz zaman buyurun!...

KARAGÖZ - Köftehor, dün akşam yatakları da sırtlanıp geldik ama evde yoktunuz?

HACİVAT - Şey Karagöz'üm... Biz de iftara davetli idik ama haber verseydiniz gitmezdik...

KARAGÖZ - Öyleyse her akşam evde durun!

HACİVAT - Canım öyle şey olur mu?

KARAGÖZ - Pataklarım ha!... Başka yere davetli olsak bile oradan çıkınca size yine geliriz.

HACİVAT - Karagöz'üm her akşam beklenir mi?

KARAGÖZ - Beklemezseniz bizim iftar payımızı her gün gönderin!

HACİVAT - Eh, bu daha iyi... Şey, iyi de dün akşam yataklarınızla neden geldiniz anlayamadım?

KARAGÖZ - Köftehor, sahura da kalacaktık... O saatten sonra eve gidecek hâlimiz yok ya... Yatak sırtımızda yollarda mı uyuyalım? (Karagöz gider.)

Kaynak:web


No comments:

Post a Comment